AYETLERİN İNİŞ SEBEPLERİ VE OLAYLAR ALFABETİK SIRA




PEYGAMBERİN ZEYNEP BİNTİ CAHŞ  EVLİLİĞİ İLE İLGİLİ AYET:
Hani Allah'ın nimet verdiği, senin de kendisine iyilik ettiğin kimseye: Eşini yanında tut, Allah'tan kork! diyordun. Allah'ın açığa vuracağı şeyi, insanlardan çekinerek içinde gizliyordun. Oysa asıl korkmana lâyık olan Allah'tır. Zeyd, o kadından ilişiğini kesince biz onu sana nikâhladık ki evlâtlıkları, karılarıyla ilişkilerini kestiklerinde (o kadınlarla evlenmek isterlerse) müminlere bir güçlük olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir.AHZAB:37



Enes ibn Mâlik (R) şöyle demiştir: Zeyd ibn Harise geldi, zevcesi Zeyneb bintu Cahş'tan şikâyet ediyordu. Peygamber (S) de Zeyd, zevcesini boşamak istedikçe ona:
— "Yâ Zeyd! Allah'tan kork, zevcem üzerinde tut (boşama)" diyordu.
Âişe: Eğer Rasûlullah(S) Allah'ın Kitabından birşey gizlese idi, şu "Sen zevcem uhdende tut. Allah 'tan kork! diyordun da, Allah'ın açığa çıkaracak olduğu şeyi içinde gizliyor, insanlardan korkuyordun. Hâlbuki Allah kendisinden korkmana daha çok lâyıktı' (Ahzâb: 37) âyetini gizlerdi, demiştir.



Enes şöyle dedi: Zeyneb bintu Cahş, Peygamber'in diğer kadın­larına karşı Öğünür, iftihar eder:
— Sizleri Peygamber ile kendi ahâlîleriniz, hısımlarınız evlen­dirdi. Hâlbuki beni O'nunla yedi kat göklerin üstünden Yüce Allah evlendirdi! der idi.

Râvî Sabit el-Bunânî'den gelen rivayette: "Allah'ın açığa çıka­rıcısı olduğu şeyi içinde gizliyor, insanlardan korkuyordun.,." âyeti Zeyneb ile Zeyd ibn Hârise'nin işi hakkında indi, ziyâdesi gelmiştir .Buhari, Tevhid:22







PEYGAMBERİN MEYMUNE İLE EVLİLİĞİ İLGİLİ AYETLER:

Meymune peygambere kendini bağışlamış ve evlenmek istemişti:

... bir de kendi nefsini peygambere hibe eden ve peygamberin de kendisini nikâhlamayı murat ettiği mü'min kadını, diğer mü'minlere değil, yalnız sana mahsus olmak üzere helâl kıldık. Kuşkusuz biz, hanımları ve elleri altındaki câriyeleri hakkında mü'minlere neyi farz kıldığımızı biliriz. (Ahzâb sûresi: 50)


Peygamber (S) ihrâmlı olduğu hâlde evlendi .Buhari,Nikah:31


Meymune ile bu evlilik gerçekleşince:



"Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, elinin altında bulunan cariyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunların yerine başka hanımlar alman sana helâl değildir. Allah her ?eyi gözetendir," (Ahzâb: 52)






PEYGAMBERİN EVİNDE DÜĞÜN YEMEĞİ SONRASI UZUN SÜRE KALANLAR:

Peygamber, Zeyneb bintu Cahş el-Esedîyye ile evlenip güvey oldu. Annem Ümmü Suleym bana:
— Keski Rasûlullah'a bir hediye versek! dedi. Ben de ona:
— Bunu yap! dedim.
Bunun üzerine annem hurma, yağ ve yoğurt kurusuna yöneldi de bunlardan bir taş tencere içinde hayse yemeği yaptı. Akabinde bu yemeği benimle Rasûlullah'a gönderdi. Ben bu yemeği Rasûlullah'a götürdüm. Rasûlullah bana:
— "Yemeği koy" buyurdu.
Sonra bana emredip isimlerini söylediği "Birtakım adamları bana çağır ve karşılaştığın kimseleri de bana çağır!" dedi
Ben O'nun bana emrettiği işi yaptım ve geri döndüm. Bir de gör­düm ki, ev ahâlîsiyle dopdolu olmuş. Bu sırada Peygamber'i de gör­düm ki, iki elini bu hayse yemeğinin üzerine koydu da orada Allah'ın söylemesini istediği kelimeleri söyledi. Bundan sonra toplanan insan­lardan onar onar çağırmaya, onlar da yemekten yemeye koyuldular. Rasûlullah onlara:
— "Allah 'in ismini zikredin ve her insan kendi önünden yesin" buyuruyordu.
Enes dedi ki: Nihayet yiyenlerin hepsi yemekten dağıldılar. On­lardan dışarı çıkan çıktı da birkaç kişilik topluluk kalıp konuşmaya koyuldu.
Enes dedi ki: Ben onların çıkıp gitmemelerinden gamlanmaya baş­ladım. Sonra Peygamber, zevcelerinin hücrelerine doğru çıktı. Ben de O'nun arkasından çıktım ve O'na:
— O oturup konuşmaya dalan adamlar gitmişlerdir, dedim. Akabinde Peygamber eve girdi ve evin perdesini sarkıttı. Ben de hücrenin içinde bulunuyordum ki, kendisi şu âyetleri söylüyordu: 





"Ey îmân edenler! Peygamberdin evlerine yemeğe da'vet olun­maksızın, vaktine de bakmaksızın- girmeyin. Fakat da 'vet olundu­ğunuz zaman girin. Yemeği yiyince dağılın. Söz dinlemek veya sohbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu, Peygambere ezâ vermekte, O sizden utanmaktadır. Allah ise haktan (hakkı açıklamaktan) çe­kinmez... " (Ahzâb: 53).






ÖRTÜNME AYETLERİNİN NÜZUL SEBEBİ

1.olay:
...Peygamberin  kadınlarından bir şey istediğiniz zaman perde ardından isteyin; bu, sizin yürekleriniz bakımından da daha temizdir, onların yürekleri bakımından da ve Allah'ın Peygamberini incitmeniz câiz olmadığı gibi onun eşlerini de bundan böyle ebedîyen almayın; şüphe yok ki bu, Allah katında pek büyük bir günahtır.AHZAB:53







Enes ibn Mâlik :Ben, indirildiği sırada Hicâb işini insanların en iyi bileni oldum. İn­dirilen hicâb emrinin ilki Rasûlullah'ın Zeyneb ibnetu Cahş'la evlen­mesi zamanında oldu. Peygamber (S), Zeyneb'e güvey oldu. Akabinde insanları düğün aşına da'vet etti. Gelenler yemekten yediler. Sonra çıktılar. Onlardan birkaç kişi Peygamber'in yanında kaldı da kalma­yı epey uzattılar. Peygamber onların çıkıp gitmeleri için dışarı çıktı, ben de O'nun beraberinde çıktım. Peygamber yürüdü, ben de yürü­düm. Nihayet Âişe'nin hücresinin eşiğine geldi. Sonra o insanların çıkıp gittiklerini zannetti de geri döndü. Ben de O'nunla beraber geri döndüm. Sonunda Zeyneb'in yanına girince bir de gördü ki, o kişi­ler yerlerinden kalkmayıp hâlâ oturmaktalar. Bunun üzerine Peygam­ber tekrar geri döndü, ben de O'nun beraberinde döndüm. Sonunda yine Âişe hücresinin eşiğine vardığında, o insanların çıkmış oldukla­rını düşündü. Geriye döndü, ben de beraberinde geriye döndüm. Bu sefer gördük ki, onlar çıkıp gitmişler. Peygamber benimle kendisi

ara­sına perde çekti, hicâb emri de indirildi (Ahzâb: 53)Buhari,Nikah:68





2.olay:

Âişe (R) şöyle demiştir: Ömer ibnu'1-Hattâb, Rasûlullah(S)'a:
— Kadınlarını perde arkasına alsan! (Çünkü onlarla iyi de, kö­tü de konuşuyor), der dururdu.
Aişe dedi ki: Rasûlullah bunu yapmadı. Peygamber'in kadınları geceden geceye Menâsı' denilen tarafa doğru ihtiyâçlarını gidermek için dışarıya çıkarlardı. Bir kerresinde Şevde bintu Zem'a, ihtiyâcı için dışarı çıkmıştı. Şevde, uzun boylu bir kadındı. Umer ibnu'l-Hattâb mecliste otururken onu görünce:
— Yâ Şevde, ben seni tanıdım, demişti.
Umer bu sözü, Hicâb emrinin indirilmesini çok istemekte oldu­ğu için söylemişti.Buhari,İzin:10



Not:   "Ey Peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına (bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman) dış örtülerini üstlerine almalarını söyle. Onların tanınması ve incitilmemesi için en elverişli olan budur.AHZAB:59" ayeti ile beraber yukarıdaki olay bir arada düşünüldüğünde örtünmenin maksadı ve sebebi daha iyi anlaşılıyor.






YALAN YERE YEMİN EDİP ALLAHA OLAN AHİDLERİNİ AZ BİR BEDELE SATANLAR:



Doğrusu Allah'a karşı verdikleri sözü ve yeminleri az bir menfaat karşılığında değiştirenler var ya; işte onlar öteki dünyanın nimetlerinden faydalanamayacaklardır. Allah kıyamet günü onlarla ne konuşacak, ne yüzlerine bakacak, ne de onları günahlarından arındıracaktır. Onlar için acıklı bir azap vardır. (Âli imrân: 77)

Pey­gamber (S): "Her kim müslümân bir kimsenin malım koparmak için yemininde yalancı olarak and içerse, kıyamet gününde Allah'ın öf­kesine uğrayarak Allah 'a kavuşur.Buhari,Musakaat:5



Bu sırada (meclise) Eş'as ibn Kays gelmiş ve dinleyicilere hitaben:


 — Ebû Abdirrahmân ibnu Mes'ûd size ne tahdîs ediyor? Bu âyet benim hakkımda indirildi. Şöyle ki: Amcaoğlumun arazîsinde bana âid bir kuyu vardı. (O bunu inkâr ediyordu.) Rasûlullah bana: "Şâ-hidlerini hazırla"buyurdu. Ben: "Şâhidlerim yoktur" dedim. Rasûlullah: "Öyle ise yemin etmesini iste!" buyurdu. Ben: Yâ Rasûlallah, o yalan yere yernîn eder, dedim. Bunun üzerine Peygamber (S): "Her kim bir müslümânın malını koparmak için yalan yereyemîn ederse..." hadîsini zikretti. Allah da Peygamberinin bu sözünü tasdik ederek, bu âyeti indirdi, demiştir.Buhari,Musakaat:5







UHUD SAVAŞINDA GERİ DÖNENLER İÇİN İNEN AYET:


"Hakikat iki ordu karşılaştığı gün içinizden geri dönenler (yok mu?) Onları irtikâb ettikleri bâzı şeyler yüzünden ancak şeytân kaydırmak istedi. Andolsun Allah (yine) onları affetti. Çünkü Allah, şübhesiz çok mağfiret edicidir, çok şefkatlidir" (âli imrân: 155)


Not:Bu ayet savaş esnasında bozgunda kaçanlar için inmiştir.Uhud günü meydana gelen bozgunluk, Peygamber'in öldürüldüğü haberi üze­rine umûmî bir panik hâlini almıştı. Medîne'ye kadar kaçanlar da olmuş ve ka­dınların ta'rîzine (ayıplamalarına) uğramışlardı. Çoğu Uhud Dağı'na kaçmıştı. Umer de bunların arasında bulunuyor ve: "Kim Muhammed Öldürüldü derse onu öldüreceğini" söyleyerek, bozgunluğu önlemeye çalışıyordu. İşte buradan itibaren başlıkta getirilen ayetler müslümanların Uhud’daki o bozgunluğuna işaret etmektedir.
Bu dağınıklık sırasında Peygamber öldü söylentisi çıkmış, yanında Saad bin Ebu Vakkas ve Talha kalmış.( harb günlerinin bâzı saatlerinde Peygamber(S)'in yanında Talha ile Sa'd ibn Ebî Vakkaas'tan başka kimse kalmamış­tır.Buhari,Megazi:18 )    Daha sonra yanına ilk dönen Ebu Bekir olmuştur.Osman en son dönenlerdendir.(Osmân'ın Uhud günü kaçması keyfiyetine ge­lince; ben şehâdet ederim ki, Allah (bütün müslümânlarla birlikte) ondan bu kusuru affetmiştir.Buhari,Megazi:19)Peygamberi alıp Uhud mağarasının olduğu yere götürdüler.Buhari,Megazi:17




 Peygamber (S) Uhud gazvesine çıktığı zaman (Medîne ile Uhud arasındaki Şevt bustânında) beraberinde yola çıkmış olanlardan birtakım insanlar geri döndüler. Peygamber'in sahâbîleri iki fırka oldular. Bir fırka: Biz bu geri dönen münafıklarla harb ederiz, diyor; diğer fırka da: Biz (onlar müslümân oldukları için) onlarla harb etmeyiz, diyordu. Bu görüş ayrılı­ğı üzerine şu âyet indi:Buhari,Megazi:17
 "Siz hâlâ niçin münafıklar hakkında -Allah onları kazandıkları (bunca günâhlar) yüzünden tepesi aşağı getirdiği hâlde- iki zümre oluyorsunuz? Allah 'in saptırdığını siz mi doğru yo­la getirmek istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, artık onun için hiç­bir yol bulamazsın" (en-Nisâ: 88).




HACDA TAVAF VE SAY ETMENİN MEŞRU KILINMASI:

Aişe: Aşağıdaki âyet, Ensâr hakkında indirilmiştir. Onlar İslâm'dan evvel Menât putuna ibâdet için telbiye ediyorlardı. Menât putu Kudeyd mevkiinin hiza­sında bulunuyordu. Onlar (kendi putları karşısında bulunan) Safa ile Merve putları arasında sa'y etmeyi günâh sayarlardı. İslâm Dîni ge­lince Ensâr bunu Rasûlullah'a sordular. Bunun üzerine Yüce Allah: "Safa ile Merve, Allah'ın işaretlerindendir. Kim Ka'be'yi hacceder veya umre yaparsa bu ikisini tavaf etmesinde kendisi için sakınca yoktur.... " (el Bakara:158 ) âyetini in­dirdi .Buhari, Umre:10


ORUÇ TUTABİLECEK OLAN FİDYE VERİP ORUC BORCUNDAN KURTULAMAZ:

Oruç, sayılı günlerdedir. İçinizden biri hastalanır, yahut yolda bulunursa orucunu yer, sonra başka günlerde, o yediği gün sayısınca oruç tutar. Kime oruç zor gelirse her gün için bir yoksulu doyurur.Hayır için verdiği şeyi çoğaltırsa bu da kendi hayrına. ....BAKARA 184



İbn Umer ile Seleme ibnu'1-Ekva': Bu fidye âyetini, bundan bir âyet sonra gelen şu âyet nesh etti, demişlerdir .
İbn Ebî Leylâ tahdîs edip şöyle dedi: Bize Muhammed'in sahâbîleri şöyle tahdîs ettiler: Ramazân orucu nazil oldu. Bu onlara ağır geldi. Oruç tutmaya takat getirenlerden kimisi oruç tutmayı bı­raktı da hergün bir fakîri doyurur oldu. Çünkü bu hususta kendileri­ne ruhsat verilmişti. Müteakiben oruç tutmaya gücü yetenlerin bu fidye verme ruhsatını :
... Fakat bilseniz oruç tutmanız, sizin için daha hayırlıdır.BAKARA 184  âyeti nesh edip kaldırdı da (mukîm ve kuvvetlilerin) hepsi oruç tutmakla emrolundular.Buhari,Oruç:38






EVLERE KAPILARINDAN GİRİN:

Berâ ibn Âzib:
Bu âyet biz Ensârîler hakkında indi. Câhiliyet zamanında Ensâr hacc yapıp da evlerine geldiklerinde, evlerinin kapılarından girmezlerdi de, evlerine arka cihetinden (açtıkları bir delikten) girerlerdi. Bir kerre Ensâr'dan birisi yine böyle evine geldiğinde, delikten değil de, evinin kapısından girmişti. Ve o kimse bu hareketi sebebiyle ayıplanmıştı. Bunun üzerine: "İyilik ve tâat, evlere arkalarından gelmeniz değil­dir. Fakat iyilik takva edip sakınmadır. Evlere kapılarından gelin. Al­lah'tan korkun. Tâ ki murâdlarımza kavuşasınız" (Bakara:189) âyeti indi .Buhari, Umre:18



Not:  Câbir şöyle demiştir: Kureyş bir hums yânî dînî asalet iddia edip, bunu tatbîk ediyordu. Asaleti hâiz olan Kureyşliler ve Harem halkı ihrama girdikle­rinde evlerine kapılarından girerler çıkarlardı. Fakat Ensâr ile Meder ve Veber ehli olanlar, yânî köylüler ve çadırda oturanlar ihrâmlı iken evlerinin ve çadır­larının kapılarından girip çıkmak hakkını hâiz değillerdi. Ya evlerinin arkaları­na açtıkları bir delikten girerler çıkarlar, veyâhud kurdukları bir merdivenden çıkıp inerlerdi. Çadır halkı da çadırlarının arkasından girip çıkarlardı. Bir kerre Rasûlullah, bulunduğu bir bustândan çıkarken, bustânm kapısından çıkmıştı. Beraberinde Ensâr'dan Kutbe ibn Âmir de çıkmıştı. Bunu görenler: Yâ Rasû-lallah! Kutbe fâcir birisidir, dînî asaleti yoktur; ne hakla seninle birlikte kapı­dan çıkıyor? demişlerdi... (Umdetu'l-Kaarî, V, 33)



HACDA KEFFARET AYETLERİNİN NÜZUL SEBEBİ:

Erken Traş:
Rasûlullah (S) Hudeybiye'de benim baş ucumda durdu. O sırada başımdan bitler düşüyordu. Rasûlullah:
— "Başındaki haşereler sana eza veriyor mu?" buyurdu. Ben:
— Evet, ezâ veriyor! dedim. Rasûlullah:
— "Öyleyse başını tıraş et -yâhud tıraş et-' buyurdu.
Ka'b: İşte bu "Artık içinizden kim hasta olur, yâhud başından bir eziyeti bulunursa, ona oruçtan yâhud sadakadan, yâhud da kur­bândan (biriyle) fidye vardır..." (Bakara: 196) âyeti benim hakkımda indi, dedi.Buhari,Muhsar:7


Hayvan öldürme:
Ey îmân edenler, siz ihrâmlı bulunurken av öldürmeyin; içinizden kim onu bilerek öldürürse (üzerine) öldürdüğü o hayvanın benzeri bir ceza vardır ki, Ka'be'ye ulaşıcı bir kurbanlık olmak üzere, bunu içinizden adalet sahibi iki adam hüküm (ve takdir) edecektir. Yâhud bir keffâret vardır ki (o nisbette)
yoksulu doyurmak, yâhud onun dengi oruç tutmaktır. Tâ ki bu suretle o, ettiğinin vebalini tatmış olsun. Allah geçmişi bağışladı. (Fakat) kim bir daha böyle yaparsa,illah ondan intikaamını alır. Allah mutlak gâlibdir, intikaam sahibidir. Deniz avı yapmak ve onu yemek - kendinize de müsâfire de bir fâide olmak üzere- sizin için halâl edildi. İhramda bulunduğunuz müddetçe ise, kara avı haram kılındı. Huzuruna varıp toplanacağınız Allah'tan korkun" (el-Mâide: 95-96)Buhari,Muhsar:12
Not: Âyetteki iki adaletli hakemin vazîfesini, Mâlik, Şafiî, Ahmed, Muhammed ibn Hasen ceza olan kurbân, doyurma ve oruçtan birisini ta'yîne âiddir, demiş­lerdir. 


İmâm Ebû Hanîfe İle Ebû Yûsuf: Bunların vazifesi kıymet takdir etmek­tir. Bu takdir edilen kıymet ile cinayet sahibi, öldürülen hayvanın benzeri bir kurbân bulursa keser, isterse it'âm eder, isterse sadaka yapar; bu hususta tercih hakkı kaatile âiddir, demişlerdir
Not:  Mukaatil'İn tefsirinde bildirdiğine göre, bu âyetlerin nuzûl sebebi- Ebu'1-Yusr Amr ibn Mâlik el-Ensârî'dir. Hudeybiye'de umre niyetiyle ihrâmlı iken bir ya­ban eşeği öldürmüş, bunun üzerine yukanki "îhrâmh iken av Öldürmeyiniz.." âyeti inmiştir.
İbn İshâk, Mûsâ İbn Ukbe, Vâkıdî ve daha başkaları da Ka'b ibn Arnr hak­kında İndi; Ka'b, Hudeybiye'de bir yaban eşeği avlamıştı da bu âyet inmişti, demişlerdir





ASILARAK ŞEHİD EDİLEN HUBEYB İÇİN İNEN AYET:

Bakara 204-207 ayetlerinin Hubeyb'i kötüleyenleri yermek ve Hubeybi övmek için indiği rivayeti vardır:
İnsanlardan öylesi var ki, bu dünya hayatı hakkındaki görüş ve konuşmaları senin hoşuna gider, hatta bu gibi kimseler kalbindekilere Allah'ı şahit tutar. Halbuki o düşmanların en yamanıdır....İnsanlar arasında öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah ise, kullarına karşı daima şefkatlidir...

Bknz:Asrı saadet dönemi, sahabeler,RECİ OLAYINDA YAKALANIP MÜŞRİKLERCE İDAM EDİLEN İKİ SAHABİ:Hubeyb bin Adiy


KADININ BOŞANMA HAKKI VARDIR : (HULU)
Onlara verdiklerinizden bir şey geri almanız size helal değildir. Şayet erkek ve kadın ALLAH'ın sınırlarında duramayacaklarından korkarlarsa başka. Eğer erkek ve kadının, ALLAH'ın sınırları­nda duramayacaklarından korkarsınız, o zaman kadının (ayrılmak için) verdiği fidyede (hakkı­ndan vazgeçmesinde) ikisine de bir günah yoktur." (BAKARA:229).

Ayetin iniş sebebi:
Sabit ibn Kays'ın karısı, Peygamber(S)'e geldi de:
— Yâ Rasûlallah! (Kocam) Sabit ibn Kays; ben ona ne ahlâk, ne de dîn hususunda darılınıyorum. Lâkin ben (kocamı çirkin gör­düğümden) müslümânlık hayâtımda küfrü çirkin buluyorum (bu sebeble kocamdan ayrılmak istiyorum), dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (S):
— "Sen Sâbit'in vaktiyle mehr verdiği bostânını kendisine geri verir misin?" diye sordu.
Kadın:
— Evet (geri veririm)» dedi. Rasûlullah, Sabit ibn Kays'a:
— "Bahçeyi kabul et ve bu kadını bir talâk ile boşa!" buyurdu.Buhari, Talak:11





Olayın başka rivayetleri:
Sabit b. Kays'ın iki hanımının da onun görünümünü sevmedikle­rinden dolayı Kays'ı suçlamalanydı. Birisi şika­yetini şu kelimelerle dile getirdi: "Ya Rasulullah, hiçbir şey bizi birleştiremez. Örtümü aldığım zaman bana doğru birkaç adamla geli­yordu. Gördüm ki içlerinde en karası, en kısası ve en kötü giyinmişi oydu. ALLAH için, onu ahlak ve dinî hususunda ayıplamıyorum. Fakat giyiminî ve görünümünü hiç beğenmiyorum. Eğer ALLAH'tan korkmasaydım bana doğru gelirken yüzüne tükürürdüm." (İbn-i Cerir). "Ya Rasulullah, görüyorsunuz ben ne kadar güzelim ve Sabit ne kadar çirkin." (Abdul Rezzak).




BOŞAYAN KOCA, KARISINI TEKRAR ALMA ÖNCELİĞİNE SAHİPTİR

Ma'kıl ibn Yesâr'in kız kardeşi bir adamın nikâhı altında idi. Kocası onu boşadı. Sonra da kadından iddeti tamâm oluncaya kadar ayrı kaldı. Sonra da onu kar­deşi Ma'kü'dan tekrar istedi. Ma'kıl da boşayıp tekrar istemesinden dolayı arlanarak kızdı, sonra ona:
— Kardeşimden uzak dur! dedi.
Hâlbuki kocası iddeti içinde iken ona dönmeye muktedir idi. Son­ra adam Ma'kıl'dan onu tekrar istedi. Ma'kıl da adam ile kadın ara­sına engel oldu. Bunun üzerine Yüce Allah:





 "Kadınları boşadığınızda iddetlerini bitirdiler mi, aralarında meşru ' bir surette anlaştıkları tak­dirde artık kendilerini kocalarına nikâh etmelerine engel olmayın..." (Bakara: 232) âyetini indirdi. 





Akabinde Rasûlullah, Ma'kıl'ı çağırdı da ona karşı bu âyeti okudu. Bunun üzerine Ma'kıl hamiyyeti, kızgınlı­ğı bıraktı ve Allah'ın emrine boyun eğdi.Buhari, Talak:43



DİNDE ZORLAMA YOKTUR:
“Dinde zorlama yoktur. İman ile küfür apaçık meydana çıkmıştır.” Bakara : 256

Ensar’dan Salim bin Avf Rasulullah’a gelerek, “iki oğlunun Hristiyan olduklarını” belirterek, onları İslâm'a zorlamak için izin istedi. İşte bu sırada âyet nazil olarak, “hak ve bâtılın apaçık ortaya çıktığını ve dinde zorlama olmadığını” bildirdi.Salihî, Prof. Dr. Suphi, İslâm Mezhepleri ve Müesseseleri Tarihi, s. 390.




CİN SURESİ:












PEYGAMBERİ CUMA HUTBESİNDE TERKEDENLER
Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığı zaman, hemen Allah’ın zikrine koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. CUMA:9
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. CUMA:10
Ve onlar, bir alışveriş yahut eğlence görünce ona gidip dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar; de ki: Allah'ın katındaki daha da hayırlıdır alışverişten ve eğlenceden CUMA:11

NUZUL SEBEBİ:
İmam Ahmed (ra). Buharı, Müslim ve Tlrmizî, Cabir bin Abdul­lah (ra)'tan şöyle rivayet etmişlerdir: «Cuma günü Resulullah (sav) ayakta hutbe okurken Medine'ye bir ticaret kervanı geldi. Ashab koşarak oraya gitti. Yalnız ben, Ebubekir (ra) ve Ömer (ra)'in de içinde bulunduğumuz oniki kişi kaldı. Bunun üzerine bu ayetler indi.

Ibni Kesir, Ebu Ya'la'dan, o da senetleriyle Cablr bin Abdullah'­tan şöyle rivayet eder: «Resulullah (sav) cuma günü hutbe okurken Medi­ne'ye bir erzak kervanı geldi. Sahabiler hep oraya koştular. Resulullah (sav)'in yanında yalnız oniki kişi kaldı. Bunun üzerine Resuluîlah (sav), «Nefsim kudret elinde olan Allah (cc)'a yemin ederim ki, eğer hepiniz gitseydiniz bu vadiden üzerinize ateş akardı.» buyurdu. Bunun üzerine âyet nazil oldu

Ebu Hayyan, hutbeyi bırakıp gidenler hakkında şöyle rivayet eder: «Medine'de kıtlık ve pahalılık vardı. Resulullah (sav) hutbede iken D'hyetü'l-Kelbî erzak dolu bir kervanla Medine'ye geldi. O zaman halka kervanın gelişini duyurmak için davul ve def çalarlardı. Bu sesi duyan sahabiler kervanı görmek için mescidi ve hutbe okuyan Resulullah (sav)'ı terkettiler. Yalnız onlki kişi kaldı. Bunun üzerine âyet nazil oldu.

Yorum Gönder

0 Yorumlar