1- A-


1-Kur'an'da Esma-i Hüsna Kelimelerinin Geçtiği  ayetlerimizden dua bağlamı

Isra suresi, 17/110: De ki; «Onu ister «Allah» diye çağırın,ister«Rahman» diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, en güzel isimler O'nundur. Namazda sesini fazla yükseltme, fazla da kısık tutma, bu ikisi arasında bir yol tut.
قُلِ ادْعُواْ اللّهَ أَوِ ادْعُواْ الرَّحْمَنَ أَيًّا مَّا تَدْعُواْ فَلَهُ الأَسْمَاء الْحُسْنَى وَلاَ تَجْهَرْ بِصَلاَتِكَ وَلاَ تُخَافِتْ بِهَا وَابْتَغِ بَيْنَ ذَلِكَ سَبِيلاً
Kulid’ullâhe evid’ur rahmân(rahmâne), eyyen mâ ted’û fe lehul esmâul husnâ, ve lâ techer bi salâtike ve lâ tuhâfit bihâ vebtegı beyne zâlike sebîlâ(sebîlen)

Isra suresi, 17/111:Ve de ki: "Övgü hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan ve düşkünlükten dolayı yardımcıya da (ihtiyacı) bulunmayan Allah'adır." Ve O'nu tekbir edebildikçe tekbir et.
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَم يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُن لَّهُ وَلِيٌّ مِّنَ الذُّلَّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا
Ve kulil hamdu lillâhillezî lem yettehız veleden ve lem yekun lehu şerîkun fîl mulki ve lem yekun lehu veliyyun minez zulli ve kebbirhu tekbîrâ(tekbîren).


2-Allahı Hakkıyle Takdir Etme mâ kaderûllâhe hakka kadrihî

Kur'an'da  ''mâ kaderûllâhe hakka kadrihî 'cümlesi ikisi Mekki ,biri de Medeni surede olmak üzere üç ayette yer alır. İçlerinde bulundukları surelerin iniş sırasına göre  ikra yapalım

En' am 6/ 91 Onlar: "Allah, beşere hiç bir şey indirmemiştir" demekle Allah'ı, kadrinin hakkını vererek takdir edemediler. De ki: "Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olarak getirdiği ve sizin de kâğıtlar üzerinde yazılı kılıp  açıkladığınız ve çoğunu gözardı ettiğiniz kitabı kim indirdi? Sizin ve atalarınızın bilmediği şeyler size öğretilmiştir." De ki: "Allah." Sonra Onları bırak, içine 'daldıkları saçma uğraşılarında' oyalanıp dursunlar.
وَمَا قَدَرُواْ اللّهَ حَقَّ قَدْرِهِ إِذْ قَالُواْ مَا أَنزَلَ اللّهُ عَلَى بَشَرٍ مِّن شَيْءٍ قُلْ مَنْ أَنزَلَ الْكِتَابَ الَّذِي جَاء بِهِ مُوسَى نُورًا وَهُدًى لِّلنَّاسِ تَجْعَلُونَهُ قَرَاطِيسَ تُبْدُونَهَا وَتُخْفُونَ كَثِيرًا وَعُلِّمْتُم مَّا لَمْ تَعْلَمُواْ أَنتُمْ وَلاَ آبَاؤُكُمْ قُلِ اللّهُ ثُمَّ ذَرْهُمْ فِي خَوْضِهِمْ يَلْعَبُونَ
Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî iz kâlû mâ enzelallâhu alâ beşerin min şey’in, kul men enzelel kitâbellezî câe bihî mûsâ nûren ve huden lin nâsi tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ ve tuhfûne kesîrâ(kesîran), ve ullimtum mâ lem ta’lemû entum ve lâ âbâukum, kulillâhu summe zerhum fî havdıhim yel’abûn(yel’abûne).

3-Hutuvâtiş şeytân Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder.

 Nur 24 / 21 Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim şeytanın adımlarına uyarsa, bilsin ki o hayâsızlığı ve kötülüğü emreder. Eğer Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, sizden hiçbiriniz asla temize çıkamazdı. Fakat Allah, dilediği kimseyi tertemiz kılar. Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا لَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ وَمَن يَتَّبِعْ خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ فَإِنَّهُ يَأْمُرُ بِالْفَحْشَاء وَالْمُنكَرِ وَلَوْلَا فَضْلُ اللَّهِ عَلَيْكُمْ وَرَحْمَتُهُ مَا زَكَا مِنكُم مِّنْ أَحَدٍ أَبَدًا وَلَكِنَّ اللَّهَ يُزَكِّي مَن يَشَاء وَاللَّهُ سَمِيعٌ عَلِيمٌ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettebiû hutuvâtiş şeytân(şeytâni), ve men yettebi’ hutuvâtiş şeytâni fe innehu ye’muru bil fahşâi vel munker(munkeri) ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu mâ zekâ minkum min ehadin ebeden ve lâkinnallâhe yuzekkî men yeşâu, vallâhu semî’un alîm

4- El Vekil  Kavramı
 Ahzap 33/48 Kâfirlere ve münafıklara itaat etme! Onların
eziyetlerine aldırma ve tevekkel alâllâh Allah’a tevekkül et.  kefâ
billâhi vekîlâ Vekil olarak Allah yeter.
وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا
Ve lâ tutııl kâfirîne vel munâfikîne veda’ ezâhum ve tevekkel alâllâh(alâllâhi), ve kefâ billâhi vekîlâ

5- Takva Kavramı

Allah sorumluluk bilinci ile  hareket eden Takvalı kullarına Hakla,Batılı Ayırt edecek, furkan verir.

Enfal 8/29 Ey iman edenler, Allah’a karşı takva sahibi olursanız size furkan O size iyiyi kötüden ayırdedecek bir anlayış verir, kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. vallâhu zul fadlil azîm Allah büyük fazl sahibidir.
يِا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إَن تَتَّقُواْ اللّهَ يَجْعَل لَّكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْ وَاللّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Yâ eyyuhellezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum seyyiâtikum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm

5- Hamd Kavramı El hamid Kelime kökünden gelen kelimeler ..
Muhammed =Hâmidûn =Makam-ı mahmûd=''Ahmed. kelimeleri bu köktendir

Muhammed Kelimesi: Son nebinin ismi
olarak bilinen sıfatıdır hamd kökünden türeyen bu kelime , Övgüye değer
bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi anlamındadır.

Kur'an'ı kerimde  muhammed ismi dört ayette geçmektedir 
 Bu ayetle birlikte Ahzab Suresi 33/40 , Ali İmran Suresi 3/144 ,Muhammed 47/2.. 


 Fetih Suresi 48/ 29 “Muhammed, Allah'ın rasulu'dür. Onunla
beraber olanlar kâfirlere karşı kararlı ve tavizsiz, kendi aralarında
ise son derece merhametlidirler. Onları rukû ve secde ederken görürsün.
Allah'ın lütfunu ve rızasını kazanmayı arzularlar. Onların nişanları,
yüzlerindeki secde izidir. Bu onların Tevrat'taki özellikleridir.
İncil'deki özellikleri de şudur: Filizini yarıp çıkarmış, gittikçe onu
kuvvetlendirerek kalınlaşmış, gövdesi üzerinde dimdik duran bir ekine
benzerler. Bu ekincilerin hoşuna gider. Allah bunlarla, kâfirleri
öfkelendirecektir.Allah onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen
yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir.”
مُّحَمَّدٌ رَّسُولُ اللَّهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ أَشِدَّاء عَلَى
الْكُفَّارِ رُحَمَاء بَيْنَهُمْ تَرَاهُمْ رُكَّعًا سُجَّدًا يَبْتَغُونَ
فَضْلًا مِّنَ اللَّهِ وَرِضْوَانًا سِيمَاهُمْ فِي وُجُوهِهِم مِّنْ
أَثَرِ السُّجُودِ ذَلِكَ مَثَلُهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَمَثَلُهُمْ فِي
الْإِنجِيلِ كَزَرْعٍ أَخْرَجَ شَطْأَهُ فَآزَرَهُ فَاسْتَغْلَظَ
فَاسْتَوَى عَلَى سُوقِهِ يُعْجِبُ الزُّرَّاعَ لِيَغِيظَ بِهِمُ
الْكُفَّارَ وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ
مِنْهُم مَّغْفِرَةً وَأَجْرًا عَظِيمًا
Muhammedür rasulüllah vellezine meahu eşiddaü alel küffari ruhamaü
beynehüm terahüm rukkean süccedey yebteğune fadlem minellahi ve rıdvana
sımahüm fı vücuhihim min eseris sücud zalike meselühüm fit tevrati ve
meselühüm fil incıl ke zer´ın ahrace şat´ehu fe azerahu festağleza
festeva ala sukıhı yu´cibüz zürraa li yeğıyza bihimül küffar
veadellahüllezıne amenu ve amilus salihati minhüm mağfiratev ve ecran
azıyma


 6- Sabır Kavramı
Âl-i İmran 3/142 Yoksa ,Allah içinizden mücadele/ cihad edenlerle, sabredenleri hiç belirlemeden cennete gireceğinizi mi sandınız.?
أَمْ حَسِبْتُمْ أَن تَدْخُلُواْ الْجَنَّةَ وَلَمَّا يَعْلَمِ اللّهُ الَّذِينَ جَاهَدُواْ مِنكُمْ وَيَعْلَمَ الصَّابِرِينَ
Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ya’lemillâhullezîne câhedû minkum ve ya’lemes sâbirîn(sâbirîne).

-------------
Dua

Hac 22/ 11 İnsanlardan kimi, Allah'a  kıyıdan kenardan ibadet eder, eğer kendisine bir hayır dokunursa,gönlü onunla hoş olur.ve eğer kendisine bir fitne isabet edecek olursa yüzü üstü dönüverir. Böylece dünyayı da ahireti de kaybeder . İşte o,husranı mübîn ↔apaçık hüsrandır.
وَمِنَ النَّاسِ مَن يَعْبُدُ اللَّهَ عَلَى حَرْفٍ فَإِنْ أَصَابَهُ خَيْرٌ اطْمَأَنَّ بِهِ وَإِنْ أَصَابَتْهُ فِتْنَةٌ انقَلَبَ عَلَى وَجْهِهِ خَسِرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةَ ذَلِكَ هُوَ الْخُسْرَانُ الْمُبِينُ
Ve minen nâsi men ya’budullâhe alâ harf fe in asâbehu hayrunıtmeenne bihî, ve in asâbethu fitnetuninkalebe alâ vechihî, hasired dunyâ vel âhırate, zâlike huvel husrânul mubîn

Bakara 2/127 Bir zamanlar İbrahim, İsmail ile beraber Beytullah'ın temellerini yükseltiyor, şöyle diyorlardı Ey Rabbimiz! Bizden bunu kabul buyur; şüphesiz sen işitensin, bilensin.
وَإِذْ يَرْفَعُ إِبْرَاهِيمُ الْقَوَاعِدَ مِنَ الْبَيْتِ وَإِسْمَاعِيلُ رَبَّنَا تَقَبَّلْ مِنَّا إِنَّكَ أَنتَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu) rabbenâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu).

Bakara 2/128
Rabbimiz! Bizi sana teslim olmuş kimseler kıl. Soyumuzdan da sana teslim olmuş bir ümmet kıl. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbeleri çok kabul edensin, çok merhametli olansın.”
رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
Rabbena vec´alna müslimeyni leke ve min zürriyyetina ümmetem müslimetel leke ve erina menasikena ve tüb aleyna* inneke entet tevvabür rahiym





Yorum Gönder

0 Yorumlar